- Katılım
- 11 Temmuz 2019
- Mesajlar
- 146
- Elmaslar
- 74
- Puanlar
- 0
- Yaş
- 22
Küçükken her şey daha güzeldi deriz. Büyürüz bu "küçüklük" "Eskiden Her Şey Daha Güzeldi" halini alır. Biraz daha büyürüz yaşımız olur 40-50 o zamanda bir boşluk çöker. Sonrası meçhuldür. Yani zaman ilerledikçe bizde ilerliyoruz ilerledikçe de gerilemeye devam ediyoruz.
Ben küçükken yani küçükken derken en azından sürekli sokaklarda oynadığım zamanlarda her daim "Saklambaç" oynardık. İster "Toplu" ister "Topsuz". Şimdi dönüp düşündüğümde aslında çok önemli bir şey öğreniyormuşum.
Küçüklüğümden beri hep sessiz sakin bir çocuktum. Yani ben oyuna girerdim kimse bir şey demezdi. Ama yeni girenlere çok farklı davranılırdı. Oyunun kuralları asla anlatılmazdı. Hep yeni girenler birilerine sormaya ya da yaşayarak öğrenmeye çalışırdı. Sonuçta kimisi öğrenir bizle oynamaya devam ederdi, kimisi de bir türlü öğrenemez ve yalnızlığa mahkum edilirdi.
Şimdi eğitime dönüp baktığımda. Aynısını görüyorum. Yıllardır söylenen şey "Türkiye gelişmekte olan bir ülkedir" sözü hala söyleniyor. Liseye geçiş ya da daha da büyüğü üniversiteye geçiş sınavı olduğunda 15-20 yıl önce nasıl telaşlı anne babalar kapıda bekliyorsa şimdi yine aynılar. Aynı anne-baba, aynı dertler, aynı telaşlar tek fark bu sefer bunu paylaşmamız daha kolay.
Şimdi sorulması gereken asıl nokta şu: Neden Saklambaç oynamak zorundayız?
Küçükken nasıl yalnız kalmak istemiyorsak büyüdüğümüzde de aynı cevap geçerlidir. Liseden sonra kendi denginde biri olmadığını düşünür insan. Herkeste vardır bu. Kimisi pozitif bilimler alanında. Kimisi sosyal bilimler. Kimisi spor. Kimisi müzik. Farketmez. Cevap yine aynıdır. Yalnız kalmak istemeyiz.
Ben küçükken yani küçükken derken en azından sürekli sokaklarda oynadığım zamanlarda her daim "Saklambaç" oynardık. İster "Toplu" ister "Topsuz". Şimdi dönüp düşündüğümde aslında çok önemli bir şey öğreniyormuşum.
Küçüklüğümden beri hep sessiz sakin bir çocuktum. Yani ben oyuna girerdim kimse bir şey demezdi. Ama yeni girenlere çok farklı davranılırdı. Oyunun kuralları asla anlatılmazdı. Hep yeni girenler birilerine sormaya ya da yaşayarak öğrenmeye çalışırdı. Sonuçta kimisi öğrenir bizle oynamaya devam ederdi, kimisi de bir türlü öğrenemez ve yalnızlığa mahkum edilirdi.
Şimdi eğitime dönüp baktığımda. Aynısını görüyorum. Yıllardır söylenen şey "Türkiye gelişmekte olan bir ülkedir" sözü hala söyleniyor. Liseye geçiş ya da daha da büyüğü üniversiteye geçiş sınavı olduğunda 15-20 yıl önce nasıl telaşlı anne babalar kapıda bekliyorsa şimdi yine aynılar. Aynı anne-baba, aynı dertler, aynı telaşlar tek fark bu sefer bunu paylaşmamız daha kolay.
Şimdi sorulması gereken asıl nokta şu: Neden Saklambaç oynamak zorundayız?
Küçükken nasıl yalnız kalmak istemiyorsak büyüdüğümüzde de aynı cevap geçerlidir. Liseden sonra kendi denginde biri olmadığını düşünür insan. Herkeste vardır bu. Kimisi pozitif bilimler alanında. Kimisi sosyal bilimler. Kimisi spor. Kimisi müzik. Farketmez. Cevap yine aynıdır. Yalnız kalmak istemeyiz.