Son kullanma tarihi geçmiş, bayatlamış bir tarayıcı kullanıyorsanız. Mercedes kullanmak yerine tosbaya binmek gibi... Websiteleri düzgün görüntüleyemiyorsanız eh, bi zahmet tarayıcınızı güncelleyiniz. Modern Web standartlarını karşılayan bir tarayıcı alternatifine göz atın.
TanıtımTodor Jivkov Kimdir? - Todor Jivkov'un Gerçek Yüzü!
Todor Jivkov (7 Eylül 1911 - 5 Ağustos 1998) 1954 ve 1989 yılları arasında Bulgar Komünist Partisi birinci sekreterliği ve 1971 ve 1989 yılları arasında Bulgaristan başbakanı gibi sıfatlarda görev yapmıştır.
Yaşam Hikayesi
Bulgaristan'ın batısında bulunan Botevgrad kasabasının Pravets köyünde 1882 yılında öz ismi Bulgar ismiyle değişmiş ve vaftiz edilen Roman, fakir bir köylü familyasının çocuğu olarak dünyaya gelir. Gençlik yıllarında işçi sınıfı kavgalarında bulunmuş, İşçi Partisi tarafından Çavdar partizan çetesinden sorumlu kişi olarak atanmıştır. Bu çetenin Çavdar tugayı olmasında büyük bir rol oynamıştır. Daha sonrasında gençlik yıllarını Bulgaristan'ın Sofya şehrinde geçirmiştir. Genç yaşta Komünist Partisinin üyesi olmuştur. 2. Dünya Savaşı zamanlarında Devrimci Halk Kurtuluş Ordusu olarak bilinen devrim hareketinin örgütlenmesinde büyük rol oynamıştır. 1944 yılının Eylül ayından sonra Sofya şehrinin polis gücünün başkanı olarak atanmıştır. 1945 yılında bir aday üyesi ve 1948 yılında üye vasfını eline alarak BCP Merkez Komitesi'ne seçilmiştir. Savaştan sonra yönetim kademelerine kadar yükselerek, başta on binlerce siyasi muhalifi tutuklayan Halk Milislerinin komutanlığı olmak üzere birçok farklı görevde bulunmuştur. 1951 yılında Politbüro üyesi oldu. 1954 yılının Mart ayında Vulko Çervenkov'un yerine Merkez Komitesi birinci sekreterliğine getirilerek sosyalist ülkeler arasında en genç parti lideri olarak, tarihe adını yazdırmıştır.
1962 ve 1971 yılları arasında ise başbakan sıfatıyla görev yapan Todor Jivkov, 1972 yılında Bulgaristan'ın yeni anayasası ile oluşturulan Devlet Konseyi başkanlığına getirilmiştir. 1965 yılında sosyalist bir ülkede ilk kez görülen muhalif parti üyeleri ile subayların önderliğinde bir darbe girişimini savuşturmuştur. Jivkov iç ve dış politikada Sovyet çizgisine yemin etmiş gibi sıkı sıkıya bağlı kalmıştır. Onun yönetiminde Bulgaristan'da sanayileşme politikası hiç aksamadan ilerlemiştir. Bu sayede halkın yaşam düzeyi büyük ölçüde yükselmiştir. Bu olaya mütemadiyen Jivkov yönetimi ülke içindeki Türk nüfusuna karşı zorla Bulgarlaştırma politikasını uygulamıştır. 1989 yılının bahar aylarında bu politika Türkiye'ye doğru büyük bir göç akımının başlamasına sebep olmuştur. 1985 yılında Bulgarlaştırma politikasına giriş yapmıştır. Türklerin isimlerini değiştirmeleri, Türkçe konuşamamaları ve ibadet etmekten vazgeçmelerini zorla istemiştir.
1989 yılının sonbahar mevsiminde Doğu Avrupayı saran demokratikleşme sonucununda Jivkov Kasım ayının 1989 yılında bütün görevlerinden istifa etmek zorunda kalmıştır. Burada Dünya İnsan Hakları mahkemesinin büyük bir rolü vardır. Türklerin maruz kaldığı bu zulüm Naim Süleymanoğlu tarafından mahkemeye sunulmuştur. 1990 yılının Ocak ayında tutuklanmıştır. 2 yıl aradan sonra Hükumet fonlarını zimmete geçirmek suçundan 7 yıl hapis cezasına mahkum edilmiştir. Fakat sağlık durumunun bozulması sebebiyle hapis cezası ev hapsi cezasına çevrilmiştir. 1996 yılında Bulgar Yüksek Mahkemesi tarafından beraat eden Jivkov, 1998 yılında zatürre sebebiyle hayatını kaybetmiştir. Ölümünden sonra bütün suçlamalardan aklandığı bilinmektedir.
Todor Jivkov'un Kirli Yüzü!
Ellerine geçen bir belgede, 1944 yılında kurulan Halk Mahkemesi kararıyla veya yargıtaya çıkarılmadan öldürülen 25 bin kişinin kanında kendi izlerini taşımaktadır. O da infazcılar'dan sadece bir tanesidir. 1934 ve 1944 yılları arasında monarşi faşist döneminde gizli ve politik polis şefi Nikolay Geşev'in Bulgaristan sınırları içinde kaçırdığı, İstanbul'da İngiliz "M-6" İstasyon Şefi Kim Filbi'ye verdiği doğrulanmış, Çar polisi ajan listesinde Todor Jivkov ismininde bulunduğu apaçık görülmektedir. Bu belge 1990 yılında açığa çıkmış ve basına düşmüştü. İşin trajikomik tarafı ise Filbi, aynı zamanda bir Moskova casusudur. Bundan mütevellit Geşev'ten aldığı belgeleri KGB bürosuna teslim etmiştir. Bu olay daha sonralarda Bulgaristan'da yaşayan Müslüman kesiminin hayatlarını da etki etmiştir.
Durum böyle iken, her casus gibi, Todor Jivkov'da kendi geçmişini en iyi bilen birisi olarak, 1944 yılından hemen sonra, Sofya'da parti ve belediye görevlerinde yüzünü göstermiştir. Sofya polis gücü başkanı iken kendisiyle alakalı tüm evrakları ayıklayarak yakmıştır. Geçmişinde bulunan büyük pürüzleri törpülemiştir. Tabi ki daha sonra bu suçlamalar ile yüzleşmiştir. Onun bu politikası, Sovyet lideri Josef Stalin'in ölümünden hemen sonra ve Sovyetler Birliği Komünist Partisi kısaca (SBKP) 20. kongresinde açılmıştır. Bu kongrede SBKP Genel Sekreteri seçilen Nikita Hruşçev, Doğu Avrupa sosyalist ülkelerindeki parti, devlet ve hükumet liderlerini yapılandırmayı kararlaştırmıştır.
1956 yılına kadar Bulgaristan Komünist Partisi(BKP) Genel Sekreteri Vilko Çervenkov'tur. Vilko Çervenkov, komintern kadrolarından biri olduğu için, faşist karşıtı mücadele yıllarında partinin askeri kolunu yönetmekle görevlendirilmiştir. 1954 yılında Todor Jivkov BKP Birinci sekreteri görevine getirilmiş ve parti içerisinde ikinci adam mevkisine yükselmiştir. 1956 yılının Mart ayında Moskova şehrine davet edilen BKP heyetinde Todor Jivkov'da heyet içerinde bulunmaktadır. Orada Kremlin Sarayının elinde bulunan ajan dosyası açılır. Gözleri parıldayan Jivkov sonunda, tüm şartları kabul ederek, Sovyet yöneticilerinin gözüne girmeyi başarmıştır.
Artık Moskova için çalışacağının sözünü verir. BKP'yi putperestlikle mücadeleye ikna ederek, 2 ve 6 Nisan günleri arasında BKP gizli toplantısında "SBKP 20. Kongresi ve Ödevlerimiz" başlıklı bir rapor sunar. Bu rapor daha öncesinde Sovyetler Birliğinin Sofya Büyükelçisi Yüriy Prihanov'a sunulur ve bizzat bu zat tarafından rapor onay alır. Toplantı, 5. Çervenkov'u parti birinci sekreteri ve başbakan görevlerinden alır ve birkaç sene sonra partiden de atılır. Bilin bakalım yerine kim seçilir? Tabi ki Todor Jivkov seçilmiştir. Onun Genel Sekreter ve Başbakan olarak attığı ilk adım ise ne biliyor musunuz? Türk ve Bulgar okullarını birleştirerek, Türklerin Kültürel Özerklik haklarını baltalamak olmuştur. Türk ilkokul ve orta okullarını lise ve pedogoji okullarımızı kapatarak sonunda özümüzü köreltip soykırım işleyen katil de yine Todor Jivkov'tur. 10 Kasım 1989 yıllarına kadar BKP ve BHC devletini resmen yöneten Todor Jivkov, o tarihte görevden alındıktan sonra, Bulgaristan Baş Savcılığı hakkında 5 adet dava açmıştır.
1990 yılında açılan birinci davada, 1984 ve 1989 yılları arasında Bulgaristan Türkleri isimlerinin zorla değiştirilmesi ve Türkiye'ye zorunlu göç edilme davası; 1989 yılına kadar Bulgaristan Yüksek Mahkemesi bu davayı yeniden görüşmek için 4 kere Askeri Savcılığa geri çevirmiştir.
1990 yılında açılan ikinci davada, 1962 ve 1989 yılları arasında Bulgaristan Halk Cumhuriyeti (BHC) devlet başkanı yetkisiyle kendisine tanınan yetkilerden fazlasını kullanmakla suçlanmıştır. 1990 yılının 18 Ocak sabahı tutuklanmıştır.
1991 yılında açılan üçüncü davada, yasa dışı olarak daire ve otomobil dağıtma suçundan suçlanmıştır. 1991 yılının 25 Şubat tarihinde yasa dışı yollardan araç ve apartman dairesi dağıtmak, Güvenlik ve Koruma İdaresi (UBO)'ya temsili para vermesine ilişkin hakkında dava başlamıştır. 4 Eylül 1992 yılında Bulgaristan Yüksek Mahkemesi tarafından suçlu bulunan Todor Jivkov, 7 yıl hapis cezasına ve 7 milyon Bulgar Levası para cezasına çarptırılmıştır. 9 Şubat 1994 yılında ise mahkeme kararı onaylamıştır. Ne kısmettir ki, 2 yıl sonra 9 Şubat 1990 yılında mahkemenin Ceza Dairesi, kararı bozmuştur.
1993 yılında açılan dördüncü davada, 8 Haziran 1993 yılında Todor Jivkov'a "Ölüm Kampları" davası açılmıştır. Ne hikmet bu davada sonuçlanmadan kalmıştır.
1993 yılında açılan beşinci davada, gelişmekte olan ülkelere dünya üzerinde ki tüm Komünist Partilerine karşılıksız mali kaynak sunmasıyla ilişkilidir. Savunmada, devlet bütçesine zarar verdiği belirtilmiştir. Uluslararası komünist harekete mali yardım yapmasından dolayı açılan 2. Dava "Moskova Fonu" adı altında tartışılmıştır.
Todor Jivkov 5 Ağustos 1998 yılında Sofya kasabasında ölmüş ve hakkında açılan beş davanın beşi de sonuçlandırılamamış ve kapatılmıştır. Külleri ve ruhu Bulgaristan tarihinde başlı başına karanlık bir lekedir. Todor Jivkov ve BKP partisinin 1944 ve 1989 yılları arasında Bulgar halkına anlatılan sayfaları yukarıdaki satırlarla yazılıyor. Bir de, Bulgar komünistlerinin kirli sırları ve cinayet tarihleri, Bulgaristan Halk Cumhuriyetinin cinayetler, soykırım, kültür soykırımı, azınlıkları Bulgarlaştırma politikasını izledikleri tarihlerde mevcut, istersiniz şimdi o bölümleri de okuyalım.
Bulgaristan'da Yaşanan Soykırım Hareketleri
Tarihte 20. yüzyılın yarısı ahım şahım, halkın gözüne kutsal sular serperek tatlandırılmış, ballandırılmış bir biçimde, başlangıcından sonucuna kadar yalan dolan anlatılmış ve sıradan insanların kafalarına öyle yazılmış ki, şuan hatırlarken özlem çekenler, "Todor Jivkov'un parlak yönetim yıllarından" söz etmeye tenezzül edenler hala ne yazık ki var. Hele hele yaşlı kesim 30 yıldan beri "güvenli iş, garantili yıllık izin, deniz tatili, eşitlik, birlik ve dayanışma, kardeşlik" tarzı yalanları anlatmaktan kurtulamadılar. Az sonra bahsedeceğim konu çok iyi okunmalıdır. 1990 yılından sonra doğup yetişen büyüklerimiz hatta bizim kuşağımız olan "Z kuşağı" bile totalitarizm yıllarında insanların yasaklı ortamlarda, yaşadıkları zulmü, sorgusuz sualsiz, mahkeme tutanakları olmadan yapılan tutuklamalar, sürgünler, polis mahzenlerinde tutukluların çektikleri işkenceyi,"Belene" kampında kalanları asla bilemezler.
Müslüman olan Pomakların yaşadığı köylere 1964 yılında yapılan tanklı, toplu saldırıları, ismini değiştirmek istemeyen Müslümanların açlığa mahkum edilişini, işkenceden vefat edenleri, parçalanan ailelerin, yetim kalan çocukların neler çektiğini nereden bilebiliriz ki! Bulgaristan yakın tarihinin gerçekleri baraj suları, dere yataklarına, topraklara gömülerek veya yakılarak yok edilmiştir. Bulgar halkı kendi çektiklerini, yazar Vili Lilkov ve Hristo Hriskov'un kaleme aldığı kitaplarda anlatmış bulunmaktalar. "Belene" Kampı sergileri düzenlediler vb. Fakat azınlıkların (Türklerin) neler çektiklerini, 1951 ve 1978 yılları arasında, 1990 yılında gerçekleşen Türk göçleri, 1972 ve 1973 yıllarında Pomak faciası ayrıntılı bir şekilde kitaba aktarılamadı.
Ölü Bulgarlar tarihinin içine tabiri rica etse, monte edilemedi. Bu yapılmadan yeni demokratik bir Bulgaristan doğmuş olsa bile, içinde biz Türkler olmayacağız. Azınlıkların işkence ve zorlu günlerinden kıvılcım ve alev çıkmayacaktır. Bunun sonucunda halk birleşemeyecek. 45 yıl süresince anlatılan ve halkın gözünü kör edip hafızasına aktarılan yalanlardan biride Bulgaristan'da cinayet işlenmediği, ülkede adalet ve huzur olduğu yalanıdır. Bulgar halkının, azınlıkları da aralarında tüm vatandaşları koruduğu uydurmasıdır. Bu gerçek olmayan hikayeler devamlı anlatılarak halk bir nevi uyutulmuştur. Gerçekler ise vahşi, can alıcı, herhangi bir insanın aklına gelmeyen sayısız kötülüklerin işlenişi ve 45 yıl ustaca bu anlattıklarım halktan saklanmıştır.
Cinayet işlenmediği yalanı anlatılan ülkede, her ay neredeyse 30 ile 35 kişinin canına kıyılmış, baltayla kesilmiş, intihar etmiştir. İç İşleri Bakanlığı ve Gizli Polis Teşkilatı (DS) cinayetleri hep gizlemiştir. Televizyonda ve radyolarda okunan haberler, yapılan yorumlar gerçeği anlatmadığı gibi, gazeteler 45 yıl boyunca yalanhaber yazmıştır. Tüm haberler tek tek kontrol edilmiş ve kontrol sonrasında 45 yıl boyunca gazeteler vb. iletişim araçları politik rejimi savunmuş ve övmüştür. Hala günümüzde politik yorumlarını televizyon üzerinden yayımlayan Anton Todorov her Cumartesi günü saat sabah 10.00 ve öğlen 12.00 arasında Todor Jivkov döneminde işlenen cinayetleri İç İşleri Bakanlığı raporlarını kaynaklar sunarak anlatıyor. Ne var ki, o bile "Müslüman Türklere karşı işlenilen cinayetler açıklanmadı." diyemiyor. 1960 ve 1989 yılları arasında ülkemizde bir tarafta "sosyalist" devler, BKP ve diktatör bir tutum sergileyen Todor Jivkov öte yanda ise milli azınlıklar olmak üzere, amansız bir iç savaş koordine edildi. Bu 30 yıl süren savaşta Todor Jivkov'un azınlıklara karşı polis, asker gücünü kullandığı hiç anlatılmıyor.
Açıklanan beyannameye göre, yapılan baskıların çok sıkı olduğu 1988 yılında ülkede 9618 cinayet işlenmiş. Bu olaylar dışında yine aynı yıl içerisinde 5974 trafik kazasında 1153 kişi ölmüş, 6972 kişi de sakat kalmıştır. Bu cinayetler 2018 yılında meydana gelen trafik kazalarında 3 kat daha fazladır. Bununla birlikte yapılan totalitarizm yıllarında insanlarda yalandan güvenlik hissi uyandırmıştır. 1986 yılında polisler hiç bir yerde kuş uçurtmazken, baskıya dayanılamayan ortamda, yalnız Sliven kasabasında (bir çok akrabamın bulunduğu kasaba), Ağustos ayında 14 kişi intihar etmiştir. 1987 yılında ise bir ayda tam tamına 44 kişi canına kıymıştır. İnsanları bu duruma getiren baskı, işkence ve zulüm yapılan insanlar bizim büyüklerimizdi. O zamanlar insanlarının kafalarında adalet denilen kavram zulümden ölüp kurtulmaktı. Gerçeğin bu yüzü ise ne zaman ortaya çıkarılacak ve dünya bu çileyi görebilecek?
Birçok ülkeye ızdırab çektirmiş, iğrenç denilebilecek biri. Tabii ki seveni olabilir. Sanmasamda. Bu güzel anlatımın ve adamın gerçek yüzünü bize gösterdiğin için teşekkürler.
Birçok ülkeye ızdırab çektirmiş, iğrenç denilebilecek biri. Tabii ki seveni olabilir. Sanmasamda. Bu güzel anlatımın ve adamın gerçek yüzünü bize gösterdiğin için teşekkürler.
