Merhaba değerli arkadaşlarım,
Söylediğim gibi okuduğum ve kendimde izler bırakan kitapların konusunu buraya açmaya devam ediyorum. Bugünkü kitabımız eğer Kafka okuduysanız tıpkı onun romanlarına benzer bir roman olan Patrick Süskind'in Koku adlı romanı.
XVIII. yüzyıl, Fransa. Kitabın kahramanı Jean-Baptiste Grenouille, tüm insancıl duygulardan yoksun, yalnızca kokulara karşı görülmedik bir ölçüde duyarlı, istediği kokuları üretmek için cinayet işemekten bile çekinmeyen birisidir. Herkesin, her şeyin kokusunu alabilen, dilediği tüm kokuları üretme konusunda gerçek bir dahi olan bu genç adamın, kendi kokusunun olmadığını, bu nedenle insanların kendisinden koku alamadıklarını anladığı gün dünyası başına yıkılır. Tek çıkar yol, başkalarına varlığını hatırlatacak kokular sürmektir.
.
.
Toplum içinde bir birey olarak var olamayan; ancak kendi benliğinin dışında her istediğini yaratabilen bir dahiyi sergileyen bu görkemli alegorinin olağanüstü akıcılıkla erişilen son bölümü, benzeri herhalde ancak Kafka'nın eserinde görülebilecek bir insanlık tragedyasının anlatısıdır.
.
Patrick Süskind bu yazmasında kullandığı dil ve anlatılarının altındaki anlamlar ile bu kitabın beni büyülemesini sağlamıştı. Zaten sadece sizlere ilettiğim kitap hakkındaki önsöz bile eminim sizi içine çekmiş ve kendini arayan bir insanı etkilemiştir. Hepinize içten şekilde bu kitabı öneriyor, sevgiler diliyorum arkadaşlar. Bol sevgiler.