- Katılım
- 11 Haziran 2017
- Mesajlar
- 124
- Elmaslar
- 89
- Puanlar
- 6.445
- Minecraft
- MineLive
Günlerden salıydı sıkıcı sıcak bir gündü her zamanki gibi benden 1 yaş büyük amcam ile
haylazlık peşindeydik aksiyon ve macera film dizilerini fazla kaçırmıştık bütün gün boş geçiyordu
eve gidip yemek yemek istediğimi amcama söyledim ve eve doğru yola koyulduk
bir anda aklıma neden mantar toplamaya gitmiyoruz diye bir fikir geldi
fikrimi amcam ile paylaşıp yemekten sonra rotamızı belirledik
12 kilo metrelik bir alanda gezip akşam dönmeyi hedefliyorduk ama evdeki hesap çarşıya uymayacaktı
biraz sonra yola koyulduk yanımıza aldığımız torbaları açtık ve 4 göz ile mantar arıyorduk
o tarafa derken bu tarafa derken çuvallar ile mantar toplamıştık ama unuttuğumuz bir şey vardı
o da saatin su gibi akıp gittiği saat akşam 18:30'a geliyor karanlık çöküyordu köye dönmemiz için yeterince vaktimiz kalmamıştı
o geceyi orada geçirme fikir aklımıza girmişti çünkü dönüş yolunda karşılaşacağımız şeyler pek de iç açıcı değildi bu yüzden
etraftan çalı çırpı toplayıp bir barınma alanı kurduk kendimize ateşimizi yakıp evdekiler ne diyecek diye konuşurken
bir yandan bastıran açlık hissiyatı ile mücadele ediyordum
geceyi orada geçirmeyi hesaba katmadığımız için yanımıza bir şey almamıştık
ve tek besin kaynağımız mantardı az ileride ki dereden mantarların sırtını yıkayıp yak tığımız ateşte pişirip
yemiştik bu arada hava da iyice kararmış doğanın aziz sahipleri hayvanların sesleri yükselmişti
biraz üşümüş biraz da evimi ailemi özlemiştim
kendime ağaç yapraklarından bir yastık yapıp yatmaktan başka yapacak bir şey olmadığını kabullendim
sabah ola hayır ola diyerek gözlerimizi kapatmıştık
sabah 5 6 suları yaylaya giden hayvanların sesine uyanmıştım deredeki su ile elimi yüzümü yıkayıp amcamı uyandırdım
topladığımız mantar çuvallarını alıp köyümüze doğru yola çıkmıştık bir kaç saat sonra köy görülmüştü
evlerimize vardığımızda endişeli ev haklı ile çatışmaya girmiştik olan biteni anlatmıştım ve
sabah kahvaltımızı edip yeni sıkıcı bir güne böylelikle başlamıştık
haylazlık peşindeydik aksiyon ve macera film dizilerini fazla kaçırmıştık bütün gün boş geçiyordu
eve gidip yemek yemek istediğimi amcama söyledim ve eve doğru yola koyulduk
bir anda aklıma neden mantar toplamaya gitmiyoruz diye bir fikir geldi
fikrimi amcam ile paylaşıp yemekten sonra rotamızı belirledik
12 kilo metrelik bir alanda gezip akşam dönmeyi hedefliyorduk ama evdeki hesap çarşıya uymayacaktı
biraz sonra yola koyulduk yanımıza aldığımız torbaları açtık ve 4 göz ile mantar arıyorduk
o tarafa derken bu tarafa derken çuvallar ile mantar toplamıştık ama unuttuğumuz bir şey vardı
o da saatin su gibi akıp gittiği saat akşam 18:30'a geliyor karanlık çöküyordu köye dönmemiz için yeterince vaktimiz kalmamıştı
o geceyi orada geçirme fikir aklımıza girmişti çünkü dönüş yolunda karşılaşacağımız şeyler pek de iç açıcı değildi bu yüzden
etraftan çalı çırpı toplayıp bir barınma alanı kurduk kendimize ateşimizi yakıp evdekiler ne diyecek diye konuşurken
bir yandan bastıran açlık hissiyatı ile mücadele ediyordum
geceyi orada geçirmeyi hesaba katmadığımız için yanımıza bir şey almamıştık
ve tek besin kaynağımız mantardı az ileride ki dereden mantarların sırtını yıkayıp yak tığımız ateşte pişirip
yemiştik bu arada hava da iyice kararmış doğanın aziz sahipleri hayvanların sesleri yükselmişti
biraz üşümüş biraz da evimi ailemi özlemiştim
kendime ağaç yapraklarından bir yastık yapıp yatmaktan başka yapacak bir şey olmadığını kabullendim
sabah ola hayır ola diyerek gözlerimizi kapatmıştık
sabah 5 6 suları yaylaya giden hayvanların sesine uyanmıştım deredeki su ile elimi yüzümü yıkayıp amcamı uyandırdım
topladığımız mantar çuvallarını alıp köyümüze doğru yola çıkmıştık bir kaç saat sonra köy görülmüştü
evlerimize vardığımızda endişeli ev haklı ile çatışmaya girmiştik olan biteni anlatmıştım ve
sabah kahvaltımızı edip yeni sıkıcı bir güne böylelikle başlamıştık
Kusura bakmayın arkadaşlar çalıştığım için acele ederk yazdım yanlışlar var ise kusura kalmayın
