bynys
Odunlara Vur Vur Vur!
- Katılım
- 18 Ekim 2015
- Mesajlar
- 46
- Elmaslar
- 17
- Puanlar
- 13.270
- Yaş
- 27
Aylak Adam
"Bence insanın adı onunla en az ilgili olan yanıdır. Doğar doğmaz o bilmeden başkaları veriyor. Ama yapışıp kalıyor ona. Onsuz olamıyor."
Karakterimizin neden bir isme sahip olmadığı ve C. diye anıldığını aslında yazar kitaptaki bu cümle ile bize belli ediyor. Yusuf Atılgan, döneminin önemli bir yazarı olmakla beraber Freud , Jung gibi ünlü psikayıtlardan etkilenmiş kendileri hakkında fazlaca yazı - kitap okumuştur. Karakterleri, C. ve B. gibi karakterlerini oluştururken Freud'tan nasıl etkilendiğini aslında karakter hakkında olan ve çoğu okur tarafından fark edilmeyen şu detay ele veriyor.
"O zamanlar onun, kötü dediği bu adamın metresi olduğunu bilmezdim. Sevilende bizimle ortak duygular vardır sanırız. Onun da babamdan iğrendiği kanısındaydım. Durumu benden iyi gizlemişlerdi doğrusu. Çok geç farkına vardım. İlkokulu bitirdiğim yaz, bir gün odada dergi okurken kapı çalındı. Açılıp kapanınca babamın sesini duydum. ‘ –Hizmetçi nerde?’ Teyzem, ‘−Dışarı çıktı,’ dedi. ‘–Ya çocuk?’ ‘− Ortalıkta yok. O da çıkmış olacak.’ Sonra bir sessizlik… Eğilip aralık kapıdan baktım. Babam bir koluyla teyzemin etekliğini kaldırıp sarmış, öteki eliyle çıplak bacaklarını okşuyordu. ‘−Zehra, şu bacakların yok mu?’ dedi. Çevrem kararır gibi oldu. Fırladım. Üstlerine atıldığımda bacaklar hala çıplaktılar. ‘−Bırak onu, bırak!’ diye bağırdım… Elini ısırdım. ‘Uyy anam!’ dedi. Dişlerim acıdı. Birden sol kulağıma yapıştı. Pis, Yakıcı bir acı duydum. Teyzem, ‘Ah, ne yaptın?’ diyordu. ‘Kulağı yırtıldı! Alçak, kulağını yırttın onun! Kulağı yırtıldı.’ağlıyordu. Sonra düştüm. Kafamdaki ses durmadan, ‘Kulağı yırtıldı,’ diyordu. Kulağı yırtıldı, kulağı yırtıldı, kulağı yırtıldı"
Bu paragrafta, annesi ölen C.'nın anne yerine koyduğu teyzesinin, kendisine rakip olarak gördüğü babası ile beraber olmasından sonraki nefretini görüyoruz.Ayriyeten, babasının teyzesinin bacağını okşamasının izleri C. karakterimizde devam ediyor. Ne zaman bir kadınla cinsel birliktelik yaşasa 2 olay yaşanıyor. 1. Olay, kulağını kaşıması. Bunun asli yukarıdaki paragrafta yaşanan olay. Çocuklukta tanık olduğu bu olay sonucu kulağı yırtıldığı için her birlikteliğinde kulağını kaşımaktadır.Ayriyeten 2. detay ise cinsel birlikteliklerinde babasında olduğu gibi kadınların bacaklarını okşaması ve spesifik olarak buradan tahrik olmasıdır.Bu ise çocukluk döneminden kalma bir nevroz - travma belirtisidir.Roman sadece karakterin psikolojik yönünü ele almıyor, Chuck Palahniuk (Bknz: Yeraltı Edebiyatı) Gösteri Peygamberi adlı kitabında nasıl Makyaj Endüstirisini eleştiriyorsa, Yusuf Atılgan'da günümüz toplumuna eleştiriler yapıyor bu kitapta. Şimdi cümleler ile bunları örnekleyelim.
"düşünüyordu: çağımızda geçmiş yüzyılların bilmediği, kısa ömürlü bir yaratık yaşıyor. sinemadan çıkmış insan. gördüğü film ona bir şeyler yapmış. salt çıkarını düşünen kişi değil. insanlarla barışık. onun büyük işler yapacağı umulur. ama beş-on dakikada ölüyor. sokak sinemadan çıkmayanlarla dolu; asık yüzleri, kayıtsızlıklar, sinsi yürüyüşleriyle onu aralarına alıyorlar, eritiyorlar."
"doğru, hep başkayız. ayak bastığımız her yer dünyanın merkezi oluyor. her şey bizim çevremizde dönüyor."
Aslen şimdi konudan çıkıp son yazacağım paragrafta, kendi yorumumu katıp konu dışına çıkacağım. Günümüz post-modern insanı aslında, 2. cümle çok net bir şekilde özetliyor. İnsan, bu eserin yazıldığı 1960'lı yıllardan itibaren hep kendini evrenin merkezinde sanıyor.Bu 1960'lı yıllarda bu cümle ile ele verilirken, günümüzde ise İNSTAGRAM adlı platformda insanların sürekli narsistik bir şekilde kendi yüzünü paylaşması, hep en iyi ve en güzel anlarını paylaşıp bir rekabete girmesi ve kendisi için bir sevgili - eş kataloğu olarak kullanması. Bu günümüz insanının zayıf yanı arkadaşlar, sosyal medya bizim gerçekten zayıf yanımıza oynuyor ve bunun farkında. Biz, basit insanlar kendimizi kanıtlama arzusundayız sürekli. Aslında kendini yeterince geliştirmiş birey hiçbir zaman kendini kanıtlama arzusu duymaz, kendine dair bir özgüveni ve saygısı vardır. Bu yüzden, son sözlerim kitap okumayı eski bir eylem olarak görmeyin çünkü kitap okumanın bir eşi yoktur. Sizi başka hayatlar yaşatır, günümüzün zaman makinası kitaplardır.
(Stefan Zweig filan incelemem arkadaşlar, 2. sınıf pembe edebiyat eserleri okuyan bütün okurları kınıyorum.)
(Eğer forumda, yeraltı edebiyatı veyahut edebiyat ile ilgilenen arkadaşları konuya yorum için bekliyorum, belki burada küçük bir topluluk oluşturmamız mümkün olur.)